Kadınlar-DVD

Cuma günü üniversite yıllarından beri tanıdığım yakın bir arkadaşımı eve davet ettim. Kız kıza bir muhabbet ve güzel bir film iyi gider diye düşünmüştük. Bende gidip "Kadınlar" isimli filmi aldım. Nasıldı? güzeldi bence, yalnız ilginç olan filmde gerçekten hiç erkek yoktu. Ne yolda, ne mağada, ne trafikte hiçbir yerde erkek yoktu. Film tamamen bir kadın ordusu tarafından yapılmış gibiydi. Sadece filmin sonunda birsürü kızçocuğu olan ve isimlerini ay isimleri olarak sıralayan Edie'nin istediği erkek çocuğu doğuruyor. Yani filmdeki tek erkek, doğan çocuktu.
Filmi almama en önemli etken tabiki Meg Ryan'dı. Filmde gerçekten çok sevimliydi, bu kadına gerçekten hayranım. Eva Mendes'i de severim ama filmde öteki kadını oynuyordu çok hoşlanmadım.
Filmin konusuna gelince; Mary’nın (Meg Ryan) en yakın arkadaşı stil uzmanı Sylvie Fowler kadın magazini CACHET’in baş editörü. Mary ve Sylvie’nin bu sıkı dostluklarına, eksantrik bir anne ve buna ek olarak sürekli çocuk sahibi olmak isteyen Edie Cohen (Debra Messing) dahil oluyor. Ve son olarakta gruba, insanlara duymak istedikleri son şeyleri rahatlıkla söyleyebilen, büyüleyici kadın avcısı ve mizah deneme yazarı Alex Fisher (Jada Pinkett Smith) katılır.

Her şey Sylvie’nin güzellik salonunda manikürcü Tanya (Debi Mazar) ile konuşmasıyla başlar. Dedikoducu Tanya, Crystall Allen (Eva Mendes) isimli zengin avcısının evli iş adamı Stephen Haines ile birlikte olduğunu söyler. Acaba en yakın arkadaşı Mary’e kocasının onu aldattığını söylemeli mi? Bu arada babasının yanındaki işinden kovulan Mary de güzellik salonuna manikür yaptırmaya gider. Dedikoducu Tanya’ya ve olanları öğrenir.Tüm dünyası altüst olan Mary bir karar vermek zorunda kalır. Annesi ve kızıyla birlikte tatile çıkar. Bu esnada Sylvie de bir tercih yapmak zorunda kalır… Uzun uğraşlar sonunda elde ettiği işi tehlikededir. Kariyerini korumak için dedikodu yazarı Bailey Smith’e zengin bir iş adamıyla evli olan ve bir tezgahtara tercih edilen yakın arkadaşı Mary’nın özel hayatını anlatır.
Mary, Sylvie’nin bu ihanetini affetmez ve arkadaşlıkları biter. Mary düşünmek için kadın sağlık kampına gider ve burada Kontes Miller (Bette Midler) ile tanışır ve yeni yaşamının ilk adımlarını atar. Mary Haines artık ne istediğini bilen biridir…

Yorumlar

MOMOL dedi ki…
bende dün izleme fırsatı buldum bu filmi...meg ryan olunca akan sular duruyor bende...ama film boyunca tek bir erkeğin olmaması hakikaten sinir bozucuydu :) :) ne iyi ne kötü...ama böylesine güçlü bir kadrodan daha iyi bişey çıkabilirdi...
17 Haziran 2009 17:50
papatya dedi ki…
en kisa zamanda izleyecegim,paylastigin icin sagol..
22 Haziran 2009 19:23
Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Alamut Kalesi ve Semerkant

Resim
Alamut Kalesi, daha önce sadece adını bildiğim Hasan Sabbah ile ilgili birçok detay öğrendiğim kitap oldu. Hasan Sabbah (kitapta Seyduna diye bahsediliyor) kurduğu Haşşasinler örgütünü kullanarak dünyaya hükmetmeye kalkmış, kendini peygamber olarak tanıtarak bir çok taraftar kazanmış, fedailerine cenneti vaadetmiş biri. Alamut kalesinde kendi askerlerini yetiştiriyor eğitiyor ve cennetin anahtarının kendisinde olduğunu iddia edip yetiştirdiği fedaileri korkunç cinayetler işlemek üzere görevlendiriyor. Alamut kalesinde yapay bir cennet oluşturuyor ve fedailerine uyuşturucu vererek oraya gönderiyor, fedailer de gerçekten kendilerini cennette sanıp seydunaya daha da inanıyorlar ve her istediğini gözleri kapalı yerine getiriyorlar. Ölsek bile nasıl olsa cennete gideceğiz diye kendilerini öldürmekten bile çekinmiyorlar. Tarihi olayların roman havasında anlatıldığı kitapları zevkle okuyorum. Şimdi Alamamut Kalesini çok merak ediyorum, sarp kayaların üzerinde, uçurumların tepesinde kimsenin
Devamı

beyaz gömleğim

Yıllar önce Park Bravo'dan aldığım uzun kollu beyaz keten bir gömleğim vardı. Ama yazın uzun kollu giyemediğimden ve kışın da keten giymediğimden dolabın bir yerlerinde bekliyordu. Bende buna bir çözüm yolu bulup "eskileri değerlendirme" kampanyasına katılarak sade beyaz gömleğimi biraz süslü kısa kollu bir gömleğe çevirmeye karar verdim.
Devamı

İSKENDER PALA : MİHMANDAR

Resim
Daha önce İstanbul'a gittiğimde -ki hep gezmek maksadıyla olmuştur bu gidişler, Eyüp Sultan'a da gitmiştik, öncelikle orada dua edip Pierre Loti'de çay içmekti amacımız. Eyüp Sultan kimdir? nedir? neden önemli bir zattır inanın bilmiyordum. Daha doğrusu üstün körü bir kaç cümleyle anlatabilirdim ancak. İskender Pala'nın bu kitabıyla önce merak edip sonra araştırmaya başladım Ebu Eyyup Ensari Hazretlerini. Meğer ne kadar geç öğrenmişim, ne kadar çok şey kaçırmışım, orada bulunurken hiç birşey bilmediğimden hiç idrak edememişim, şimdi orda olsaydım kitabı okuyup böyle etkilenip ve üzerine de biraz araştırma yapmış olsaydım çok farklı hislerle dua edecektim. İnşallah bu yılki ziyaretimde tekrar gidip orada dua etme ve idrak etme fırsatı yakalarım. 
Devamı